Mustafa ÖZTEKİN

Mustafa ÖZTEKİN

Mail: oztekin@6317haber.com

BELED SURESİ

BELED SURESİ

“Sarp yokuşa tırmanmak”

BELED SURESİ

 Ey Muhammed! “Senin, içinde özgürce yaşadığın” ve yaşamayı hak ettiğin, kâinatın maddi ve manevi merkezi, insanlık tarihinde Allah'a ibadet için inşa edilmiş kutsal Kâbe’yi barındıran “ şu şehre”  Mekke’ye, bir “ata olarak” Âdem (as)  ve güzide “evlatları” İbrahim ve İsmail’e ve onların nesillerine and olsun ki; “biz insanı zorluklara göğüs gerecek” şekilde yarattık. İnsanın ana rahmindeki varoluş evreleri, dünyaya gelişi, hayatta kalma adına yaşadıkları şeylere bakıldığında gerçekten büyük zorluklarla yüz yüze kalan bir varlık olduğu görülür.

İşte bu insan mayasındaki bu mukavemet ve mücadele yeteneğine rağmen, maddi gelişiminin acziyet dönemlerini, güçsüzlük ve çaresizlik demlerini unutuverdi, biraz palazlanıp sınırlıda olsa bir takım güç ve kudret etmenlerine sahip olduğunda birden canavarlaştı, hissizleşti ve “kimsenin kendisine güç yetiremeyeceğini mi zannetti ?”

Gücünün Haktan geldiğini unutarak kaskatı bir kalp ve hırs ve şehvetin sarhoşluğuyla “ben çokça mal harcadım der” yani zenginliğim ve iktidarımla soframdan nicelerini doyurdum, nicelerine âtiyeler bağışladım, benlik ve aşiretimin ya da parti ve ideolojimin ihyası adına çokça mal sarf ettim. Bana emanet olarak verildiğinin bilincinden uzak olarak malımı haram helal nice yollarda harcayıp telef ettim.

Hatta insanlık ufkunu aydınlatmak için gönderilmiş İslam nurunu, söndürmek için nice gayretler ettim, servetimi bu yolda da hoyratça harcadım, saçıp savurdum.

Ve benliğini ilah edinmiş bu azgın kişi bu hareketlerinin “kimse tarafından görünmediğini mi zannediyor”  oysa Allah her şeyi gören de ve bilendir. Ne yazık ki gönül gözleri kör olmuş niceleri gibi oda aldandı ve Allah'ın onu görüp gözettiğini unutuverdi.

Oysa Allah ona hakikati görsün, kudretimin delillerine tanıklık etsin, yaratılış ayetlerini,  yıldızları,  güneşi,  ayı,  denizleri ve türlü varlık delillerini izleyip kalbine yol açması için “iki göz vermiştir.”  Hakkın hakikatin söze dönüştürülmesi nasihat ve hikmet'in billur katreler halinde kendisinden dökülmesi, envai çeşit nimet ve zevklerin algılanması ve şükre vesile olsun diye “bir dil ve iki de dudak verdi”.

Maddi ve manevi ayetleri ile donatıp mükemmel bir şekilde yarattığımız insana birisi cennete ulaştıracak diğeri de cehennemde sonlanacak” iki yolu da gösterdik”  ta ki tercihinin ve kendisine emanet olarak verilen aklın, vicdanının ortaya koyduğu amellerin sonuçlarıyla tanışsın. Tercihini Allah’a kulluk ve Âdem aleyhisselam’dan Muhammed aleyhisselam’a kadar tüm peygamberlere yoldaş olmak yönünde kullananlar cennetle müjdelenmişler ve rahman'ın kulları olmakla onurlandırılmışlardır. Tercihini şeytana ve dostlarına bağlılık yolunda yapanlarda cehennemle tehdit edilmişler ve şeytanın ve tağutun kulları olarak aşağılık mührü ile damgalanmışlardır.

Ben müminim diyen ve Allaha kulluğun gereklerini yerine getirmeye çalıştığını iddia eden, cenneti ve Allah'ın rızasını hedefleyen insan, belki de düzlüğünde cennete kavuşacağı o “ Sarp yokuşu tırmanmak için gayret göstermedi.”

“Bu Sarp yokuş nedir?  “ bilir misin? Yani düzüne indiğinde cennetle ve ilahi rıza’yla buluşacağın mücadele alanları nelerdir?

Köleleri özgürleştirmek, Allah'ın özgür olarak var ettiği insanın boynuna geçirilmiş her türden,  sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik sömürü zincirlerini kırarak, nefsine, kadına, şöhrete ya da kapitalizm, komünizm gibi ideolojilere kul köle haline getirilmiş bu saygın varlığı bir tek Allah'a kulluğa çağırarak boyunlarındaki maddi ve manevi boyundurukardan kurtarmaktır

 

Ya da bir parça ekmek ve bir yudum suyun dahi bulunamadığı, “ darlık gününde açı doyurmak” açığı giydirmektir. Ya da Allah'ın emaneti kılınmış “ yakınındaki yetimi”  evsiz barksız, yurtsuz yuvasız, “ çaresiz yoksulu” yedirmek içirmek, giydirmek, barındırmak, maddi ve manevi yönlerden  koruma altına almaktır.

Ayrıca mücadele alanlarından biri de toplumda iyiliği emretme, kötülükten sakındırma bağlamında, Allah'a iman ve iman ilkelerine bağlılık yanında, toplumsal barış ve ihsan devlet’inin kuruluşu için “sabrı ve merhameti tavsiye etmektir.”

Sabır mücadele, kararlılık ve katlanmak

Sabır sırtını dönmeden zulme karşı savaşmak

Sabır acıyı yudumlamak, hak yolunda yılmamak

Sabır evveli cefa, ahirinde vefa ve şefaati Mustafa'ya nail olmaktır.

Sabır cennete ulaştıran eşsiz bir ahlaki güzellik olmasaydı, yaratan sabredenlerin ayakları altına cenneti sermezdi.

Merhamet, Allah'ın rahman isminin, yüce kişilik sahibi kulda tecellisidir.  Merhamet toplumu şefkat toplumudur. Mümin erkekler ve kadınlar kendi aralarında merhametli olmak, birbirlerine acımak, Allah için birbirlerini sevmek, din kardeşlerini kendi nefislerine tercih etmek, bollukta ve darlıkta infak etmek, merhamet sahibi rablerini razı etmek için gayret etmekle emrolunmuşlardır. İslam merhamet dinidir. Müslümanlar merhamet toplumudur. Kalp katılığı, zorbalık, bencillik, cimrilik ve korkaklık Müslüman ahlakından değildir. Bunun için Müslümanlar geleceklerini emin ellere teslim etmek istiyorlarsa merhamet ve şefkat ile donanmış bir nesil yetiştirmeyi ilke edinmelidirler.

İşte bu mücadele alanlarında gayret edenler, Allah'a kulluğun önündeki olumsuz etmenlere karşı savaşanlar yani sarp yokuşun tırmanıcıları  “hesapları sağdan verilecek” erdemli insanlardır.

Söz ve eylemleri ile Allah'ın ayetlerini inkâr ederek sarp yokuşları aşmak şöyle dursun,  iman edenlerin önünde, Allah'a kulluktan alıkoyacak yokuşlar inşa eden,  tel örgüler ve dikenli tellerle vicdanlarımızı esaret altına alan kâfirlere gelince “onlar hesabı soldan verilenler” olarak,  hakka karşı gönüllerini her yandan kapattıkları gibi “ her tarafından kapatılmış bir cehennem”  ile cezalandırılacaklardır

Ne mutlu, varlığın sahibi ve âlemlerin rabbi olan Allah’ın rızası için tüm varlığından geçenlere!

Ne mutlu insanlık onurunu ve özgürlüğünü hiçe sayan sömürü odaklarına karşı mücadeleyi onur bilen Müslümanlara!

Ne mutlu şeytana ve dostlarına savaş açanlara!

Ne mutlu hakkı hak olarak bilip bağlananlara, bâtılı batıl olarak niteleyip kaçınanlara!

Ne mutlu bütün benliği ve imanıyla Müslüman’ım diyenlere!

Makale Yorumları

  • Tuncer gur11-09-2020 10:30

    Allah razı olsun hocam rabbim bizleri yolunun mudavimleri eylesin

  • Tuncer gur11-09-2020 10:30

    Allah razı olsun hocam rabbim bizleri yolunun mudavimleri eylesin

  • Ahmed Yasin ÖZTEKİN11-09-2020 09:41

    Çok güzel bir yazı olmuş elinize sağlık hocam

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar