Muhammed KAYA

Muhammed KAYA

Mail: kayabatuhan@gmail.com

GÜZEL KONUŞMAK

GÜZEL KONUŞMAK

Efendimiz (s.a.v.) bir hadisi şeriflerinde buyurmuşlardır ki: “Men Samete Necâ” Boş sözden sükut eden kurtuldu. Bu beklide Arapçası ile birlikte öğrendiğim ilk hadisi şeriftir.  Laf aramızda bu hadisi şerifi kısa olması sebebi ile ezberlemiştim.

Evliyanın büyüklerinden Hak aşığı Yunus Emre Hazretleri “Söz ola bitire savaşı, söz ola kestire başı” demekle dilin, konuşmanın ve üslubun önemine vurgu yapmaktadır.

Yine Allah dostlarından, Dinimizin ve necip milletimizin dünyaya açılan yüzü Mevlana Celaleddini Rumi hazretleride “

"Dil, tencerenin kapağına benzer. Oynadı mı, içinde ne var anlarsın."

"İnsan dilinin altında gizlidir. Bu dil ruh kapısının penceresidir. Bir rüzgâr perdeyi kaldırınca, evin içerisi bize görünür. " demişlerdir.

Değerli kardeşlerimr terbiyeden geçmiş bir dille, terbiye görmemiş bir dil arasında dünya kadar fark vardır.  Biri bal gibi tatlı, diğeri ise zehir gibi acıdır. Biri olmazı olur eder, diğeri oluru olmaz eder.

    Yüce Rabbimiz: İnsanın konuştuğu şeyleri yazan bir meleğin olduğunu bize bildirir. Bizimde Gerektiği yerde, gerektiği kadar konuşmayı öğrenmemiz gerekiyor . Yarın sorgu anında hesabını veremeyeceğimiz yalan yanlış, iftira, gıybet, dedikodu gibi kötü sözlerin hesabından Allah’a sığınırız. Bunların aksine hem güzel konuşmalı, hem de güzel olan şeyler konuşmalıyız.

Güzel konuşmak deyince bazılarının aklına çok laf yapan bir ağız gelir. ASLA!!!

Güzel konuşmak demek, Allah ve Resulünün hoşlandığı şeyi, açıkça, tatlı bir üslupla anlatan  demektir.

Güzel konuşan kişi deyince ağzından hikmetli sözler çıkan, muhatabına güven ve huzur veren kişi akla gelmelidir. Bazılarımızın ağzı güzel laf yapar, düğünlerde, derneklerde, radyolarda dakikalarca susmadan, konuşabilir benim gibi J ama bu konuşmada hayır yoksa, Allah ve Resulü yoksa o konuşma asla alkışlanmaz, yahu ne harika konuşuyor denmez, övgüye layık değildir.
 

Çok konuşan insanlara dikkat ederim, suskun insanları kendi akıllarınca küçümserler. Sanki çok konuşanın aklı, gönlü, ilmi çok yüksek, az konuşan bilmediğinden, saflığından, köylülüğünden konuşmuyor zanneder. Öyle suskun insanlar tanırım ki bizim gibi ağzı laf yapan insanları hem ilim, hem de kültür olarak ona katlarlar. Ama edep ve hayâlarından bilgiçlik taslamazlar.     

Dilin kemiği yoktur kardeşlerim, ancak sorumluluğu vardır. Onun için atalarımız demiştir ki "Bülbülün çektiği dil belasıdır."  Bülbülü neden kafese koyarlar, elbette güzel öttüğü için Yeri ve zamanı belirlenmemiş sözler de insanın başına felaket getirir. Bazı kişiler güzel ve iyi şeyler söylediklerini sanarak kelime hazinelerinin genişliğine, lügatleri evirip çevirmesine, yaldızlı cümleleri çok iyi kullanmasına aldanıp başlarına iş açarlar. Maazallah bilmeden “kapı gibi bir nefis” yaparlar kendilerine.  

Onun için temkinli, tutarlı, faydalı şeyler söylenmelidir. İlim okuyan, genel kültürü güzel olan, sosyal hayatı zengin olan kardeşlerimizin acilen bir Allah dostuna müracaat ederek dilin olası afetlerinden kurtulmaları hususunda tavsiye almalarını öneririm.
Konuşurken ne kedar kızgın olursak olalım, kendimizi frenlemeyi öğrenelim. Efendimiz (s.a.v.) bir hadisi şerifinde buyurmuşlardır ki: “Güçlü pehlivan güreşte rakibini yenen değil, öfkelendiğinde öfkesini yenendir.”

Kötü sözlerin açtığı yara kapanmaz. Kanaması dursa da izi kalır. O izler hep sahibini hatırlatır.
Vel hasılı Müslüman, ne haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan olmalıdır, ne de gıybetle, iftirayla, dedikoduyla meşgul olup kendini küçük düşürmelidir.

 

Konuştuğunda hayrı konuşmalıdır.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar