Kemal TÜRK

Kemal TÜRK

Mail: hayati2215@hotmail.com

GÜZELLİKLERİN FARKINDA MIYIZ?

GÜZELLİKLERİN FARKINDA MIYIZ?

    Adamın biri Washington metro istasyonunda yere çömelir ve kemanını çalmaya başlar; soğuk bir ocak ayı sabahıdır. 45 dakika boyunca 6 Bach çalar. Çoğu insanın işe gitmek için hareketlendiği bu yoğun saat süresince 1100 kişinin istasyonun içinden geçtiği hesaplanır. 

   Üç dakika geçer orta yaşlarında bir adam müzisyenin çaldığını fark eder. Yavaşlar, bir kaç saniyeliğine durur ve sonrasında aceleyle ilerler, yapacaklarından geri kalmasın diye.
Bir dakika sonra kemancı ilk bir dolarlık bahşişini alır; bir bayan parayı kemancının önüne geçerken atmış ve hiç durmadan yoluna devam etmiştir. Bir kaç dakika sonra birisi dinlemek için duvara yaslanır, saatine bakar ve tekrar yürümeye başlar. Besbelli adam işine geç kalmıştır.
   En çok dikkat eden ise üç yaşında bir çocuktur. Annesi alelacele çekiştirirken kendisini durup kemancıya bakar. Sonunda annesi kuvvetlice çekiştirir çocuğu ve çocuk sürekli arkasına bakarak yürümeye başlar. Bu olay diğer birçok çocuk tarafından tekrarlanır, fakat istisnasız tüm ebeveynler çocuklarını yürümeye devam etmeye zorlar. Kemancının 45 dakikalık gösterisi boyunca sadece 6 kişi durup bir süre bekler. 20 kişi kendisine para verir, sonra yine normal bir şekilde yürümeye devam ederler. 32 dolar toplar kemancı. Gösterisi bitip de etrafa sessizlik hâkim olduğunda hiç kimse farketmez bile.  Kimse alkışlamaz ya da tanımaz.
    Kimse az önce dünyadaki yazılan eserler arasındaki en eşsiz parçayı 3.5 milyon dolar değerindeki kemanıyla çalan bu kişinin dünyanın en yetenekli müzisyenlerinden Joshua Bell olduğunun farkına varmaz. Bu olaydan iki gün önce, biletlerinin ortalama 100 dolar olduğu, konserin biletleri yok satmıştır.
  Bu gerçek bir hikâyedir. Joshua Bell'in bu metro istasyonunda kimliği belirsiz bir şekilde verdiği konser Washinton Post tarafından algılama, zevk ve insanların önceliklerini kapsayan sosyal araştırmanın bir parçası olarak tertip edilmiştir.
     Özet olarak : Ortak bir çevrede, uygunsuz bir zamanda güzelliği algılayabiliyor muyuz? Durup da bunu takdir edebiliyor muyuz?
 Bir yeteneği beklenmedik bir içerikte tanımlayabiliyor muyuz? Bu araştırmadan edinilecek muhtemel sonuçlardan biri şudur: 

  Eğer dünyanın en ünlü müzisyenlerinden birinin dünyada yazılan en iyi eserlerden birini çalarken onu durup da dinleyecek bir dakikamız bile yoksa, acaba daha neler kaçırıyoruz hayatta? 

Cem Karaca'nın şarkısında dediği gibi:

Bir çiviyi çakar gibi
Vura vura günlere

Dört nala gidiyoruz
Bizi bekleyen yere

Halimize şükran mı
İsyan mı etmeli?
Bütün ömür bir rüyaysa
Uyanıp kalkmamalı mı?

İşte geldik gidiyoruz
Bilinmez bir diyara
Eskiden karpuz idik
Şimdi döndük biz hıyara

Bir ayvayı dişler gibi
Isır ısır ömrümüzü

Bir girdapta dönüyoruz
Yaşamadan günümüzü

Deli gibi kutluyoruz
Yılbaşı doğum günümüzü


Doğuma da ölüme de
Çiçekler yolluyoruz
Sevince de kedere de
Doğuma da ölüme de
Çiçekler yolluyoruz

İşte geldik gidiyoruz
Bilinmez bir diyara
Eskiden karpuz idik
Şimdi döndük biz hıyara!

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar