Mustafa ÖZTEKİN

Mustafa ÖZTEKİN

Mail: oztekin@6317haber.com

HER GÜN AŞURA HER YER KERBELA!

HER GÜN AŞURA HER YER KERBELA!

Muharrem ayının onuncu günü aşure günüdür. İslam tarihinde çok önemli bir yeri olan aşure gününün tarihsel belleğimizde yer tutan en önemli hatırası peygamber( as )’ın torunu Ali ve Fatıma’nın evladı İmam Hüseyin’in  (r a) şehadetidir.

            Ümmü Seleme annemizden rivayet edilen bir hadiste Resulullah as bir gün yanı üzeri

 yatıp uyudu. Bir süre sonra kaygılı ve üzüntülü bir şekilde uyandı. Sonra uyudu ve yine kaygı ve hüzünle uyandı. Yine uyudu uyandığında avucunda kırmızı bir toprak bulunuyor ve o toprağı öpüyordu.

Nedir bu? diye sordum.

Bunu Cebrail getirdi Irak toprağından ve Hüseyin’ in orada öldürüleceğini bana haber verdi, buyurdu. Cebrail’in Hz. Hüseyin’in şehit edileceği yerden getirdiği toprağın Kerbela toprağı olduğu, peygamberimizin bu yeri “ kerbü bela”  tasa ve üzüntü diye vasıflandırdığı rivayet edilir. Ümmü Seleme annemiz, o toprağı elbisesinin eteğine koyar. Efendimiz (a s ) toprağı verirken, bu toprak kan haline gelince Hüseyin şehit edilir, der. Annemizin toprağı sırça bir şişede sakladığı ve Hüseyin’in şehit olduğu gün, kan haline geldiği siyer kitaplarında rivayet edilir.

Bu olay Hz. Peygamberin vefatlarından elli yıl sonra Hz. Hüseyin 61 yaşındayken gerçekleşmiştir.

            Hz Ali’nin Muaviye ile yaptığı savaş hilafet ve saltanatın savaşıdır. İmam Ali, vahye dayalı yönetim anlayışının temsilcisi iken rakipleri dünyevi saltanatı ve zorba siyaseti temsil ediyordu. Ali’nin (r a) şehadetinden sonra oğlu Hz. Hasan, ümmetin sulhu ve kan dökülmemesi için,  yönetimi Muaviye’den sonra, kendisine teslim edilmesi hususunda anlaşma yaparak Muaviye’ ye teslim ediyor. Hz. Hasan bazı rivayetlere göre zehirlenerek şehit ediliyor.

Ve Muaviye, yönetimi oğlu Yezide veliaht sistemi gereğince devrediyor. Baskı ve türlü entrikalar ile Müslümanların Yezide biat etmeleri isteniyordu. Yezidin devlet başkanlığına, birçok aklıselim sahibi Müslüman kitleyle beraber,  Hz. Hüseyin ve Abdullah b. Zübeyr gibi önder kişilikler de karşı çıkıyordu. Bu karşı çıkışın sebebi, ahde vefa gösterilmeyişi ve Yezit gibi bayağı bir karaktere sahip kişinin, Peygamber otağına kurulmasının Hz. Muhammed’in aziz hatırasına ve siyasetine karşı hürmetsizlik olduğu gerçeğidir. Bu gerekçeyle Yezide biat etmeyi reddettiler.

Bu iki toplumsal lider, İslam tarihinin bu kırılgan döneminde üstlenmiş oldukları misyonun gereği zalim otoriteye biate karşı çıkarak, vahyin özüne uygun bir başkaldırının ve sünnete uygun bir muhalefetin öncüleri oldular.

            Abdullah b. Zübeyr Mekke’ye hicret ederek mücadelesini orada sürdürmeyi tercih etti. İmam Hüseyin’de önce Mekke’ye gitti. Daha sonrada Kûfe’lilerin davetlerine icabet ederek Kûfe’ye gitmeye karar verdi. İmam (r a)  Kûfe’ye ailesi ve yakınlarıyla gitmek istiyordu. Aralarında Abdullah b. Abbas ve Abdullah b. Ömer’inde bulunduğu birçok değerli sahabe İmam Hüseyin’i bu yolculuktan alıkoymak istediler. Çünkü Kûfe, bağrında koyu bir ihaneti barındıran bir şehirdi ve Kûfe Hz. Ali’nin şehit edildiği, Hz. Hasan’ın ihanete uğrayıp yaralandığı bir yerdi. Kûfeliler Hz. Ali’ye ve Hasan’a yapmış oldukları ihaneti Hz. Hüseyin‘e de yapabilirlerdi. 

Ancak İmam Hüseyin (r a) bu uyarılara karşı  “ Allah dilediği şeyi takdir ve hükm eder” dedi.

Bu sırada iyice sıklaşan davet mektupları ve Mekke’deki bazı etkenler sebebiyle Hz. Hüseyin amcaoğlu Müslim b. Akil’i Kûfe’ye gönderdi. Müslim orada istihbari bilgiler edinecek ve halkın nabzını tutacaktı. Bir süre sonra gelen bazı olumlu haberlere istinaden Hz. Hüseyin Kûfe’ye doğru yola çıkmaya karar verdi. Artık sadece kader hükmünü infaz edecekti ve İmam kaderin kendisi için hazırladığı şehadete Kerbelâ’ya doğru yola çıktı.

            Bu yürüyüş zulme, adaletsizliğe ve ahde vefayı heder eden zorba yönetime karşıydı.

Ve bu yol ucunda ölüm olsa da gidilecekti. Eğer Hüseyin şeriatın hükmünü ikame için bu yola çıkmazsa,  sünnetin ikamesi ve adaletin ihyası için belki de bir daha çıkan olmayacaktı.

Bu kıyam Kuran ve Sünnete aşk derecesinde bağlılığın bir tezahürüydü. Peygamber torunu, cennet gençlerinin efendilerinden İmam Hüseyin dedesinin ve babasının karar kıldığı cihâd ve hicret yolunda karar kılmıştı.

Yol uzun ve meşakkatli.  Elçiler gelip gidiyor. Durum her haliyle karamsar. İmam Hüseyin’in elçisi Müslim b. Akilin ve Kûfe eşrafından Hz. Hüseyin taraftarlarından Hani b. Urve’nin şehadet haberleri gelmişti. Yolda, şair Ferazdek’le karşılaşılır ve Ferazdek “ ey İmam! Kûfe’ye gitme, onların kalpleri seninle kılıçları Yezit ’ten yanadır.” dedi. İmam ve ehli beyti  yola devam ettiler.

İmam Hüseyin ve yarenlerinin yolu Yezit’in süvarilerince kesildi ve Hz. Hüseyin yolundan alıkonularak Fırat’ın bir kolunun geçtiği kerbü belâ diye adlandırılan yere sürüldü. İnsanlık ve İslam tarihi açısından adları ve sanları hiçte değer taşımayan vicdan ve onurunu zorba yezit yönetimine satmış ve bir köpek sadakatiyle efendilerine bağlı askeri birlikler bu kutlu kervanın yolunu kesmiş ve peygamber evlatlarını kuşatmışlardı. Hz. Hüseyin ve ashabını Fırat’ın sularından mahrum bırakmışlar, vahşi hayvanların bile içmelerine engel olunmayan nehir suyunu peygamber evlatlarına haram kılmışlardı.

Dokuz gün süren bu kuşatma, görüşmeler ve İmam’ın samimi nasihatleri paslı gönüllerde birkaç kişinin taraf değiştirmesi dışında hiçbir fayda sağlamadı. İmam  (r a) son bir kez onlara, olmayan vicdanlarına seslendi. Ben, peygamberiniz Muhammed’in (a s ) torunu ve Ali’nin oğluyum. Bırakın beni geri geldiğim topraklara döneyim. Ya da cihâd için Türkistan illerine gideyim ya da emirinizle doğrudan görüşmek için Kufe’ye gitmeme izin verin diye seslendi.

Böyle birisi yolu kesilmişken bırakılamazdı. Böyle bir adam ve avuçlarında vahyin nurunu taşıyan bir topluluk zulüm yönetiminin bekası için tehdit sayılırdı ve yok edilmeleri gerekirdi!. Muharremin dokuzuncu günü büyük bir sahabenin oğlu olmasına karşın Yezit’in şer otoritesine Rey valiliğini elden bırakmama,  birde malı ve ailesi için duyduğu korkudan dolayı boyun eğen Ömer b. Sad, Kûfe ve Basra valisi İbn Ziyad’ın emriyle sayıları dört bini bulan bahtsız askerleriyle Hz. Hüseyin’in üzerine yürüdü.

Hz Hüseyin yetmiş iki kişilik yaren ve yakınlarıyla binlerce kişilik Kûfe ordusu tarafından kuşatıldı. Muharrem’in 10. gecesi sabaha kadar yakarış ve niyazlar ile Kerbela gökleri çınladı.  Çölün ortasında kutlu aile, vahşi hayvanlar tarafından etrafı sarılan bir ceylan saflığıyla şehadeti bekleşiyorlardı.

Muharremin onuncu günü, zulüm kılıçları kınlarından çıkarılır. Tek tek yıkılır yiğitler Kerbela toprağına. Dedesi Muhammed’e( a s) en çok benzeyen Ali Ekber babasından önce şehadet şerbetini içer. Devlet terörü İmam’ın cemaatindeki neredeyse tüm savaşçıları katleder. Ve zulmün okları, kılıçları, mızrak ve öfkeleri İmam Hüseyin’e çevrilir. Yüzlerce kılıç yarası ve okla ehli beytin en güzeline kıyılır. İmam’ın (r a) mübarek başı, zalim ve ruhunu şeytana satmış Şimr adlı birisi tarafından Ziyad ve Yezit’e sunulmak üzere kesilir.

 Vah Hüseyin vah!

Vurulan, topyekûn talan edilen, dini Mübin’i İslam’dır.

 Kılıçlarla parçalanan sineyi Muhammed (a s) dır.

Atlara çiğnettirilir mübarek naaşı şehidin.

Kan kokar Kerbela ve artık sinesinden kan eksik olmaz.

Kıyamete değin!

Aşk kokar Kerbela, misk kokar Kerbela…

Tarih en utanç verici bir katliama daha tanıklık etmiştir.

Fırat bağrında işlenen cinayete günlerce kan kusmuş, boz bulanık akmış,  sema kan kızılı renge bürünmüş

Simsiyah bulutlar çökmüştür Kerbela’ya. Yer mateme bürünmüş şehitler için

 ve bulutlar, gözyaşı dökmüş Hüseyin diye.

Lanet Yezit’e !

Ziyad’a ,Şimr’e…

 Lanet yeryüzünü kana boyayan tüm zulüm sistemlerine!

İşte Aşure günü nice güzelliklerinde yaşandığı bir gün olsa da böyle bir katliam sebebiyle yas günü olmuştur gönüllerde ve kültürlerde.

            Kendi çağında dini İslam’ı ve sünneti nebiyi ihya adına, özgürlük kılıcını çeken Hz. Hüseyin ve kıyamında bu gün için almamız gerekli sayısız ders ibret vardır. İslam beldeleri Şam, Yemen, Irak, Doğu Türkistan… âdeta Kerbela’ya dönmüş. Yezidin habis ruhu kıtalar dolaşıyor. Müslüman beldelerine demokrasi ve özgürlük getirmek için havalanan savaş uçakları âlemi İslam’ı viraneye çeviriyor. Ümmeti Muhammed başsız, Ümmeti Muhammed ruhsuz ve acımasız !

            İmam Hüseyin’i ve O’nun nurlu yolunu bayraklaştırıp, belli günlerde sine döverek, zincir vurarak kanlı karnavalların sergilendiği güya İslam devleti, eli kanlı milisleriyle İslam âleminin kalbine, kabzası Beyaz Saray’ın ve Kremlin’in ellerinde olan hançerler saplıyor. Milyonlarca Suriyeli ve Iraklı Müslümanın vatanlarını terk etmelerine, yüzbinlece müslümanın vahşice katledilmelerine ve Müslüman kadınların onurlarının kirletilip, ümmetin çocuklarının yetim kalmalarına yol açacak sinsi bir saldırıyı organize ediyor.  Diğer yandan Kâbe’ye vatan olan toprakların yönetimleri yezidi aklayacak fetvalar üretiyor. Yemen’de Yezit zulmünü aratmayacak katliamlar yapıyor.

Kendi mezhebi ikbali ve faşist yayılmacılığına Halep, Şam, Basra, Bağdat ve Kerkük’ü peşkeş çeken katil yönetimin alnını, alınlarında, ya Hüseyin, yazılı askerleri bile ak edemeyecek.

Başlarına Hüseyin sarığı sarıp kalp ve ruhlarını şeytan ve yezidin istila ettiği zalimler “ hesap görücü olarak Allahın yettiği” o dehşetli günde mahkûm olacaklardır.

            Günümüz de mezhebi taassubun etkisinden kurtulamayan Şii-alevi anlayışını benimsemiş kardeşlerimizin şu gerçeği mutlaka anlamaları gerekir.

 Şöyle ki, Hz Hüseyin Sünniler tarafından değil, Şii, Sünni hatta tüm insanlığın ortak düşmanı olan cehalet, zulüm, zorbalık, şirk ve saltanatın ruhlarını esir aldığı bir çete tarafından katledilmiştir. Bu çetenin ruh ikizlerini arayanlarınTahran’a, Riyad’a  ve Körfez ülkelerinin, tasmaları haçlıların ellerinde olan bazı yöneticilerine bakmaları yeterlidir.

Bizler bu asrın Müslümanları olarak yeni kerbelalar yaşanmasın istiyorsak ilim, adalet, merhamet, tevhid ve muhabbetin hüküm sürdüğü İslami vahdet ve kardeşlik iklimine doğru yürümek zorundayız. Tıpkı İmam Hüseyin’in maveraya yürüyüşü gibi !    

 

Makale Yorumları

  • Aslan04-09-2020 20:56

    Güzel olmuş yalnız abimiz siz boş yere kendinizi yormayın. Bugünkü müslümanlara aşkdan banka kredisinin helalliğinden bahseden yazılar yazın. bizde anlayacak kapasite sıfır çünkü okumuyoruz. Yinede elinize sağlık.selamlar

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar