OKU, RABBİN ADIYLA!

Mekke, Allah’ın adının yüceltilmesi için seçilmiş şehir.

Bu şehrin halkı Hak’tan hakikatten uzaklaşmış, yaratılış gayesine sırtını dönmüş,   İbrahim ve İsmail’i unutmuş, tüm peygamberlerin yıkılması için mücadele ettiği çeşit çeşit putları Allah’ın evi Kâbe’nin her tarafına dikmişti. Bu emin belde koyu bir cehalet ve şirkle bezenmiş bir zulmün karanlıkları içinde yaşıyordu.

Hak, Adalet, merhamet gibi değerler toplumdan silinmiş. Gücün, paranın ve putların hâkim olduğu zifiri bir karanlık Mekke’yi yönetiyordu.

İşte bu mukaddes topraklarda, Kureyş'in yetimi Muhammed (a s) onca karanlık ve zulmün işgal ettiği Mekke'nin bağrında, dirilişin son müjdecisi olan bir peygamber olarak gönderildi.

Kutlu müjde Muhammed (a s)’a Hıra’da oku emri ile verildi.

“Yaratan Rabbi’nin adıyla oku”

Ey Muhammed kirlenmiş, kirletilmiş şu çağın yüzünü rahmet yağmurlarıyla yıkamak için oku!

Ey şahit,  insanları hakkın ve hakikatin şahitleri kılman, yeryüzünde Allah'ın adını yüceltmek için şahit ve şehit ümmeti inşa etmek adına oku!

Ey mübeşşir,  senin getireceğin ilkelere iman eden ve hayatını bu ilkelere adayan müminleri Dünya’da devletle,  Ahiret’te cennetle ve ebedi kurtuluş ile müjdelemek için oku!

Ey Nezir, getirdiğin ilkeleri inkâr eden her çağın kâfir ve zalimlerini Dünya’da yenilgi ve zillet, Ahiret’te ebedi cehennem ve Rahman’ın muhabbetinden yoksun kalmak gibi elim bir azapla uyarmak için oku!

Ey Allah'a çağırıcı, Allah'ın izniyle, Allah'ın emrettiği şekilde tevhide ve onun sarsılmaz ilkelerine insanları çağırmak ve onları kullara kul olmaktan kurtarıp, âlemlerin rabbi olan Allah'a kul kılmak için oku!

Ey nur saçan kandil, kararmış ufukları, zulmete bürünmüş kıtaları, ışıktan mahrum coğrafyaları aydınlatmak için oku!

Ve ey tevhit libasına bürünmüş Müddessir ya da küfre ve zulme karşı inci misal sadefini örtü edinmiş Müzzemmil, hak ve hakikatin örtüsünü açıp ortaya çıkarmak yahut elmas, mücevher gibi değerli ruhları,  gizlendikleri örtülerinden çıkarıp topluca tevhit, nur, adalet ve merhamet ile donatmak için oku!

Ey Mâhi, yeryüzünü doğudan batıya işgal etmiş zorba yönetimleri,  insanları kendilerine köleler edinen zulüm sistemlerini yıkıp yok etmek ve yeryüzünün bağrında hakkı adaleti ve merhameti hâkim kılmak için oku!

Oku bir kan pıhtısından insanı yaratıp şekil veren,  gözler ve gönüller ihsan eden kısaca insanı yaratıp vahyine muhatap kılan rabbin adıyla oku!

Ve bil ki ifâ etmen için gönderildiğin dava yeryüzü insanına Allah’ın bir keremi ve esenlik hediyesidir ve bu davanın sahibi Allah sonsuz bir cömertliğin sahibidir.

Kerem’i ile kalemi var edip,  kalemle yazmayı öğretti. “ Kaleme ve yazdıklarına and olsun” diyerek insanlık ufkunu kutlu ilim güneşiyle aydınlattı. İnsanı yaratarak,  kalemle yazmayı öğretmesi O’nun sonsuz cömertliğinin, en muhteşem görüntülerinden sadece biridir.

Âlemlere rahmet olarak gönderilen peygamber (a s) yaşadığı çağı Allah'ın izniyle ve oku emrinin ifası ile insanlık için örnek bir çağa dönüştürdü. Hıra’dan yankılanan oku emrine çağlar boyu lebbeyk diye cevap veren Muhammed ümmeti tarihin en şerefli ve muazzam medeniyetlerini inşa ettiler.

Putlara tapan zalim, katı kalpli bir halktan,  asırlar boyu insanlığa rehberlik edecek sevgi, barış, adalet ve iyilik taşıyan nesilliler yetiştirdiler.

Modern insan,  en azından o nesil kadar okumaya muhtaç. Vahyin kutlu halesinin kendilerini sarmalamasını bekleyen yetim nesiller, çaresiz kitleler, vahyin nuru ve bereketi ile dirilmek için;  ışığı, nuru,  sarsılmaz doğruyu bekliyor.

Hıra’da doğan bu nur’un yeniden,  putların gölgesinde yaşamaya mahkûm edilmiş kitleler üzerine doğuşu yakındır. Âleme nizam verecek ölçünün tatbiki yakındır. “Hak geldi bâtılzâil oldu” müjdesi, okumayı ekmek kadar, su kadar elzem gören mübarek bir nesil eliyle gerçekleşecektir.

Ve “Zalimler nasıl bir inkılâpla yıkılıp gideceklerini yakında göreceklerdir!”  Şuara 227