Muhammed KAYA

Muhammed KAYA

Mail: kayabatuhan@gmail.com

O'NUN (s.a.v.) TÜM DERDİ BİZDİK, YA BİZİM!!!

O'NUN (s.a.v.) TÜM DERDİ BİZDİK, YA BİZİM!!!

Değerli dostlar;

Efendiler Efendisinin (s.a.v.)ashabı ile bir sohbeti esnasında gözleri dalarak,“Kardeşlerime kavuşmayı arzuladım.” Deyince Sahabe sorar: “Ya Resûlallah, biz senin kardeşlerin değil miyiz?”
“Hayır,” der Allah Resûlü (s.a.v.). “Sizler benim ashabım, arkadaşlarımsınız. Kardeşlerim ise benden sonra gelip beni görmedikleri halde bana inanan; malını, canını, benim uğrumda harcayan makamı büyük kimselerdir.” dedi.

Refiki alaya göç ederken vefat anında dahi kendisine Cebrailin  “ya resulallah Rabbin senin için cennetleri ve içindeki tüm güzellikleri hazırladı ” müjdesine “hamd alemlerin Rabbinedir lakin “Benim bütün endişem, üzüntüm ve kederim, benden sonra geride bıraktığım ümmetimdir" buyurduğunu, Cebrail’inde (a.s.) Sevgililer sevgilisinin gözü yaşlı bu sözüne, yine gözyaşları ile "Ey Allahın Habibi Allah kıyamet günü, sen razı oluncaya kadar ümmetini bağışlar.” Diye cevap verir.

Yine efendiler efendisinin vefat anında iken “Rabbimden üç muradım vardır. Biri; ümmetimin günahkarlarına beni şefaatçı etmesi, ikincisi; yaptıkları günahlardan dolayı onlara dünya azabı göstermemesi, üçüncüsü; Perşembe ve Pazartesi günleri ümmetimin amellerinin bana arzedilmesidir. (Eğer amelleri iyi ise dua ederim, Rabbim inşallah kabul eder. Kötü ise şefaat edip, amel defterinden silinmesini isterim)" buyurdu. Cebrail (a.s.), Allah’tan (c.c.), bu üç arzusunun da kabul edildiği haberini verdiğinde Peygamberimizin ancak rahatladı.

O’nun (s.a.v.) ümmetine olan derin sevgisinin, şefkatinin, hasretinin, özleminin sizlere duyurulmasını, sağlamaktır Resulullah aşıklarının hayat gayesi.

Elbette ki ona aşık ona sevdalı sahabeyi kiram efendimizi de anlatmaktır, bir gazvede münafıkların gerisin geriye çekildiği, sultanlar sultanının cidde sahilinde bir avuç ensar ve muhacirle yalnız kaldığı bir anda, “anamız babamız sana feda olsun ya resulallah biz seni asla bırakmayız. Eğer şu denize dalacak olursan vallahi bizde seninle dalarız” (Hayatussahabe) diyen sahabenin teslimiyetini anlatmaktır gayemiz.

Genç kızlığının en körpe çağında mehir olarak eşinden altın gümüş yerine sevgili babacığından ahirette ümmeti Muhammede şefaat hakkını mehir yerine isteyen  analar anası Fatımatüz Zehrayı (r.anha), ehlibeyti tanıtmaktır hedefimiz.

Bir hadisi şerif okuyacağı zaman Resulullaha olan sevgisinden, kalkıp önce abdest alan, cübbesini giyip sarığını takan, dizleri üzerine oturup hadisi şerifi öyle okuyan Ahmed bin Hanbelleri, Ebu hanifeleri yani Resulullah aşığı mezhep imamlarımızın dördünüde anlatmaktır hedefimiz.

Ve gönül erlerimizi, kendilerine Resulü Ekrem efendimizin ayağının tozu olmayı en büyük şeref sayan Abdulkadir Geylaniyi, Mevlana Celaleddini Rumiyi, Yunus Emreyi, İmam Rabbaniyi, Şahı nakşibendi (R.Anhüm) anlatmaktır derdimiz.

Bizler Resulullahı ne kadar çok seviyoruz şöyle aklımızdan biçip tartalım kendi payıma eyvaah eyvah diyorum. Çünkü söze gelince belki de dünyada peygamberine benim kadar düşkünü yok! Onun hatıralarını okuyunca gözyaşlarımın sular seller gibi akması ona olan tarifsiz sevdamın en büyük delili gibi geliyor bana. Ama Allah dostlarına bakınca, onların sevdasına, sohbetlerinde bizden istedikleri Peygamber sevgisini hatırlayınca kalakalıyorum. Samimiyetimden şüphe ediyorum.

Oysa efendimize sevgimiz şöyle olmalı değilmi?

Sevgililer sevgilisini kalben seveceğiz.

O’nun hadisi şerifilerni okuyup, sünneti seniyesine uyan birinin yanında uysal koyun gibi,  ama ümmeti ile peygamberinin arasını açmaya çalışanmealcilere, bize Kur’an yeter diyen alim müsveddelerine aslan kesilip, onları uyaran biri olacağız.

Bazıları diyorki “sünneti yaparsan sevap var, yapmazsan günah olmaz” bunu söyleyen birine “olurmu efendi! Bir sünnetin yaşamadığı yerde o sünnetin yerine bir bidat türer, her bidatte delalettir insanı cehenneme iter” diyebilmeliyiz

Allah dostlarına, mezhep imamlarımıza dil uzatan onları beğenmeyen, harici zihniyetlilerin asıl nefretleri Resulullah efendimize duyulan derin sevginin hazımsızlığıdır ama bunu açık ettiklerinde bu ümmetin yüzlerine tüküreceğini bildikleri için kinlerini mezhepsizlikleri, tarikat düşmanlıkları ile ortaya koymaktadırlar.

İlim ve irfanda zirve yapsalarda şöhret, kibir ve ücup duygusundan sıyrılmaları için mutlaka nefis terbiyesine girmeleri şarttır.

Değerli kardeşlerim kısacası derdimizin, üzüntümüzün, tasamızın Allah (c.c.) ve Resulü Ekrem efendimiz (s.a.v.) olmasını, Hareketlerimizle, fiiliyatımızla, ibadetimizle göstermeliyiz.

Lakin bu sevgimizi tüm dünya nimetlerinden  feda etmekle gösteremedikten sonra muhatabımız şu söz olacaktır.     

“Ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz.”

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar