Mustafa ÖZTEKİN

Mustafa ÖZTEKİN

Mail: oztekin@6317haber.com

PEYGAMBER’E (a.s) İTAAT

PEYGAMBER’E (a.s) İTAAT

İtaat anlam olarak,  boyun eğme, gönüllü olarak verilen emri yerine getirme, izlemek, hoşlanmak, görüşüne katılmak, uygun görmek, onaylamak, teşvik etmek, kolaylaştırmak, söz dinlemek anlamlarına gelir. Terim olarak ta emredileni yapmak, nehy edilenden uzaklaşmak demektir.

Kuran ayetleri Hz. Peygamber’e vahiy olarak adlandırılan özel bir iletim yoluyla ulaştırılmıştır. Kuran ayetleri âlemlerin Rabbi tarafından sadece insanlarda mistik duygular oluşturması, varlık ötesi dünya ile ruhani bir iletişim anlamı içermiyordu. Yaratılış gerçeği, evrendeki sırlar, gökyüzü, yeryüzü, denizler, dağlar, insanın yaratılışı ve yaratılış amacı gibi felsefenin ve fizik, kimya, matematik, gökbilim gibi bilim dallarınca ele alınan konular Kuran mesajı içinde yer almaktadır.

Bununla birlikte toplumsal yasalar, cezalar, yaptırımlar, ibadet esasları, ahlaki kurallar, aile kurumu, haklar, savaş, barış, adalet gibi insan hayatını çepeçevre kuşatan yüzlerce kavram bu ayetlerde vücut bulur.

İşte bu denli zenginliğe sahip olan ilahi kitap sadece kutsal bir metin olmakla kalmayıp kıyamete kadar inananların Dünya ve Ahiret’e ait iş ve sorumluluklarını düzenleyip, baki hayatta gerçek mutluluğu vaat ediyor.

Şirkten tevhide, zulümden adalete, esaretten özgürlüğe, zilletten izzete, cehaletten ilme ve aydınlığa, vahşetten ümrana çağıran ayetler Kuran mesajının omurgasını oluşturur.

      En sıradan bir devlette dahi çıkan yasaların şehir ve kasabalarda uygulama şekline dönüşünceye kadar yönetmelik ve mevzuatlarla desteklendiğini, bazı yasaların uygulanabilir oluncaya değin, ana çerçeveden taşmamak kaydıyla düzenlemeler ile kurallara dönüştüğünü ve bunun yürütmeyle ilgili yönetimsel bir süreç olduğunu biliyoruz.

      İslami yasalar genel olarak; Allah –insan ilişkilerini düzenleyen inanç ve ibadetler, insanlar arası ilişkileri düzenleyen ahlaki ve sosyal ilkeler, insanların devletle ilişkilerini düzenleyen şer’i hükümler den oluşmuş bir bütün olarak belirmektedir.

Yasama yetkisi kayıtsız şartsız Allah’ındır. Yürütmenin ve yargının başında ise Hz. Peygamber vardır. Bu yetki tarihi süreçte adil yöneticilere (halifeler) devredilmiştir.

      Peygambere itaat kavramı bütünsel olarak olmasa da bu noktada gündeme gelmektedir. İlahi vahyin toplumsal planda yürütme formatı, Hz. Peygamber tarafından oluşturulmuştur. Çünkü nebi (as) hayattadır. Vahiy süreci devam etmekte olup” O hevâsından (kafasına göre) bir şey söylemeyen” birisi olarak bu yasaları yaşanabilir şekliyle pratiğe dökmüştür. İşte O’nun (as.) bu alandaki sözleri, düzenleme ve onayları sünneti oluşturmuştur. Bu açıdan bakıldığı zaman Allah’a itaatin pratikliği sünnetle tesis edilmiş ve peygambere itaatin zorunluluğu temel bir hükme dönüşmüştür.

      Hz. Peygamberin sadece resul (elçi) olduğunu öne sürerek O’nu sade bir postacı konumuna indirgemeye çalışan pozitivist düşünce, İslam’ı da sadece vicdan ve mescid arasına sıkışmış mistik bir kalıba dökmeye kalkışmıştır. Bu tez küfür cephesinin yani İslam’ı hayat planından silmeye azmetmiş odakların kirli hesaplarıyla örtüşüyordu.

Bunun gerçekleşmesi için var güçleriyle Batılı oryantalistlerin ve kilisenin, İslam’ı hayat planından silmek için gizli açık bir takım yapılarla el ele vererek çalıştıkları görülmektedir. Bu cephe milyon dolarları bulan finans kaynaklarıyla İslam dünyasında bu tür akımları desteklemekte özellikle akademik çevrelerde bu görüşün hayat bulması için kendi devşirmesi olan çevrelerle peygambere itaat kavramının altını boşaltmaya gayret etmektedirler. Mutlak olarak peygamberin otoritesini sorgulamamakla beraber, icat ettikleri “Kuran İslam’ı”,  “İndirilen din,” gibi masum ve çekici terimlerin arkasına sığınarak peygamberin mübelliğ ( tebliğ eden) olması yanında aynı zamanda mübeyyin  (açıklayıcı) olduğunu göz ardı ediyorlar.

            Hz. Peygambere itaat Allah’ın emridir.

De ki: "Allah'a ve elçisine itaat edin." Eğer yüz çevirirlerse şüphesiz Allah, kâfirleri sevmez. 3/32

 Hz. Peygambere itaat Allahın üzerimize olan rahmet sebebidir.

      -Allah'a ve elçisine itaat edin ki merhamet olunasınız. 3/132

Hz. Peygambere itaat cehaletten ilme, iliklerimize kadar işlemiş cahili kirlerden arınmaya, yeniden Kitab ve Hikmetin onurlu öğrencileri olmaya ve sapkın ataların yoz taklitçiliğinden kurtulmaya ulaştıran onurlu bir itaattir.

      -Andolsun ki Allah, mü'minlere, içlerinden kendilerine bir peygamber göndermekle lütufta bulunmuştur. (Ki O) Onlara ayetlerini okuyor, onları arındırıyor ve onlara Kitabı ve hikmeti öğretiyor. Ondan önce ise onlar apaçık bir sapıklık içindeydiler. 3/164

Hz. Peygambere itaat cennetin ve kurtuluşun anahtarıdır.

     -Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve elçisine itaat ederse, onu altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur. 4/13

Hz. Peygambere itaatsizlik cehennem ve alçalış azabına yol açar.

     -Kim Allah'a ve elçisine isyan eder ve onun sınırlarını aşarsa, onu da içinde ebedi kalacağı ateşe sokar. Onun için alçaltıcı bir azab vardır. 4/14

Müslümanlar hayatın tümünü çevreleyen idari, iktisadi, toplumsal, ailevi ve bireysel tüm krizlerde çıkış yolu olarak Allahın buyruklarını ve Resul’ün (as) tavsiyelerini (söz ve uygulamalarını)  görmezlerse ciddi bir iman problemi yaşıyorlar demektir.

     -Ey iman edenler, Allah'a itaat edin; elçiye itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Şayet Allah'a ve Ahiret gününe iman ediyorsanız. Bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah'a ve elçisine döndürün (çözümü Allah’ın ayetlerinde ve onun açıklamaları olan sahih nebevi sünnette arayınız) böyle yapmanız,  hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir. 4/59

     - Hayır, öyle değil; Rabbine Andolsun, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem kılıp sonra senin verdiğin hükme, içlerinde hiç bir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça, iman etmiş olmazlar. 4/65

     Peygambere itaat Kuranla ortaya çıkmış bir kavram değil,  Nübüvvet zincirinin halkaları olan tüm Peygamberlere itaat emredilmiştir.

       -Biz elçilerden hiç kimseyi ancak Allah'ın izniyle kendisine itaat edilmesinden başka bir şeyle göndermedik. Onlar kendi nefislerine zulmettiklerinde şayet sana gelip Allah'tan bağışlama dileselerdi ve elçi de onlar için bağışlama dileseydi, elbette Allah'ı tövbeleri kabul eden, esirgeyen olarak bulurlardı.4/64

Her Müslüman Hz. Peygambere Allah’ın elçisi olması hesabıyla itaate mecburdur. Bu itaat Allaha rağmen ya da Allah’la beraber bir itaat değildir. Sınırları Âlemlerin rabbi tarafından çizilmiş mukayyet bir itaattir. Çünkü peygamber as öncelikle bir kuldur. Allah adına elçilik görevini ifa eder.

      -Kim Resul’e itaat ederse, gerçekte Allah'a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, Biz seni onların üzerine koruyucu göndermedik. 4/80

 

 

Makale Yorumları

  • Adsız15-05-2020 12:29

    Eyvallah hocam

  • Ahzab 36.Ayet: Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.

  • Ahmet15-05-2020 03:18

    Günümüz dünyamıza İslami usul ve kaidelere nasıl yaklaşılması, peygamberimiz H. Z Muhammed s..a.v itaati sade bir dille aktarmışsınız.

  • Ahmet15-05-2020 03:18

    Günümüz dünyamıza İslami usul ve kaidelere nasıl yaklaşılması, peygamberimiz H. Z Muhammed s..a.v itaati sade bir dille aktarmışsınız.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar