Kemal TÜRK

Kemal TÜRK

Mail: hayati2215@hotmail.com

Şiirde üst-anlam katmanı: Metaşiir

Şiirde üst-anlam katmanı: Metaşiir

SAN'AT

Sen, mermeri yaratırsın;

Ben, ondan saray yaparım!


Suya ektiğin kamışı

Keser, biçer ney yaparım!


Yuvada Havvâyı gelin

Âdem'i güvey yaparım!


Şu manâsız mesafeyi

En yaparım, boy yaparım!


Yeter ki sen... ver ben ondan

Mutlaka, birşey yaparım!


Sen orada cennet kurarken

Ben dünyada köy yaparım!


Bir yalıncık gönderirsin;

Tarar, süsler bey yaparım!


Gökteki öksüz dilimi 

Bayrağıma ay yaparım!

 

Arif Nihat ASYA

 

Değerli Okuyucularım,

Şairlerimizi ve yazdıkları eşsiz güzellikteki şiiirlerini zaman zaman okuyup hatırlamak ve onları anmak bir hatırşinaslıktır. O bakımdan bu günkü şairimiz Arif Nihat Asya ve Ahmet Cemâl Nâbedîd oldu. Neden mi? Öncelikle bir eğitimci olarak Arif Nihat Asya. Çünkü o bir tasavvuf insanı ve Türklüğü de kullanarak Yunus Emre vari şiirler söyleyebilen, güzel Türkçemizle muhteşem şiirler yazabilen biriydi. Milletvekilliğinden sonra tekrardan öğretmenliğe dönen (Mehmet) Arif toplumda öğretmenliğin kıymetini bilen bir aydındı aynı zamanda. Çünkü öğretmenler ve şairler nesillerin zihinlerine tohum atar ve başarılı olunursa hem toplum hem de sanat bir yerlere gelebilirdi. Bu nedenle eğitimci ve sanat kişiliği olan Arif Nihat Asya yazmış olduğu şiirlerde de insanın inşasını temel esas alır. Bu dönüşüme neden olan ise tabii ki sanatçının bakış açısıdır. İşte bu bağlamda siz kıymetli dostlara "San'at" şiiriyle merhaba dedim. 

Şairin ilk dizede "Sen" diye hitap ettiği mutlak olan Allah'tır. Çünkü gerçek sanatkâr O'dur. Sanatkâr O'nu taklid eder. Canlı ve cansız her şeyi yaratan yaratıcı, mermeri yaratır ve kayaçların arasına saklar. Akıl verilen insan ise o mermerden saray yapar. Mermer olmasaydı; saray olur muydu? "Sen" suya kamış ekersin, ben onu arar bulur, terbiye eder ney yaparım. Kamış yaratılmasa o mucizevî ses kulaklara kadar gelebilir miydi? Evet ney Mevlana'nın Mesnevisinde bir metafordur. Neyin yolculuğu, insanın kamil yolculuğuna benzer. Kemalât yolundaki insan da bir ney gibi arınır, acı çeker, temizlenir ve sabrı öğrenir. Mesnevi "Dinle" diye başlar, Kur'an ise "Oku". Dinlemek ve okumak çok önemlidir insan için. Mesnevinin ilk beş beyitinde geçen "ney" insandır. Mevlana der ki: "Bilmek, dinlemekle başlar."

San'at şiirinde "sanat" sadece resim, müzik, edebiyat, heykel, tiyatro demek değildir. Gerçek sanat insan yaşamında maddi ve manevi dünyasında yaratıcının ortaya çıkması için insanı yeryüzüne göndermesinin asıl sebebidir. "Sen orada cennet kurarken/ Ben dünyada köy yaparım!" dizeleri ise gerçek sanatkârla insan arasındaki farkı görtermesi açısından önemli bir dizedir. "Bir yalıncık gönderirsin/ Tarar süsler bey yaparım!" dizeleri ise yine ders verir düşünenlere. Bu dünyada sanatkâr verilen bir şey üzerine çalışarak bir şeyler yapar. Yoktan var eden mi, vardan var eden mi büyük sanatçı?

Arif Nihat Asya, "San'at" şiiriyle gerçek yaratıcıyı unutan; sanatçıları "Tanrı" gibi görenlere sesleniyor.

Şiir tahlilcileri ve yorumcuları okudukları şiirlere, kendilerinde uyandırdığı duygulara göre anlamlar yüklese de gerçek ana duyguyu yinede şiirin şairi bilecektir. "San'at" şiiri toplumsal yaratımdan bahsetse de "metaşiir" örneği olarak bahsedilmemektedir. Nedeni ise şiirin içerik olarak bunu tam olarak anlatamadığı vurgusudur, diyebiliyorlar. Oysaki Ekrem Güzel, "Bu şiirde, sanatsal yaratımın ancak Tanrısal yaratım içinde bir imkan olduğu görüşü şiir boyunca işlenir." der.

Post-modern dönemle birlikte aslında "üst kurmaca" denen farklı tekniklerle metnin kazandığı üst kimlik şiirden çok roman alanında kendini ispatlamıştır. Dolayısıyla "metaşiir" kavramı şairin öz farkındalığının ifadesidir, denir. Ayrıca yapılan araştırmalar göstermiştir ki "metaşiir" kavramının hakkını veren şairimiz ise Ahmet Cemâl Nâbedid'dir. Ataürk'ün akrabası olan Ahmet Cemâl Bey, Mülkiye Mektebi mezunu olup Maarif ve Maliye Bakanlıklarında çalışmış, Sayıştay genel sekreterliğini ise kabul etmeyerek emekli olmuştur. Şairin ilk şiirleri ellili yaşlarından sonra yayınlansa da en farklı ve en özgün tarafı şiiri "özerk" olarak düşünebilmesidir. Nâbedîd Bey, bireysel olarak çıktığı yolda üç şiir kitabıyla edebiyat dünyasında yerini alabilmeyi başarmıştır. Bu bağlamda Nabêdîd, Türk şiirine damgasını vuran "metaşiirsel" anlatımın başından sonuna tematik düzeyde uyguladığı "ilk" kitap örneği olarak "Arabadan Şiirler (Vesaiti Nakliye)", "metaşiirsel anlatı" da çığır açıcı bir eser olarak edebiyat tarihinde yerini almalıdır. Bu eser tamamı metaşiir örneği kabul edilecek şiirlerden oluşur. Bütün şiirlerinin başlığı nakil/ulaşım araçlarının adlarını taşır. Merkeze nakliye araçları alınarak gerçekleştirilen kurguyla, aslında imparatorluktan Cumhuriyet'e geçerken memleketteki Batılılaşma sorununu tartışmaya da açılır. İşte 30 Ağustos 1919 tarihli "Şeytan Arabası" şiirinde şiirini üç bölümde yazarak "bisiklet" üzerinden yaşadığı toplumdaki değişimi anlatır. Şiirde bisiklet almak isteyen fakat parası yetişmeyen genç kızın yakarışını duyan adamın yardım etmek istemesi ve kızın adama oynadığı oyun kurgulanır. Modern zihniyeti temsil eden genç kız, bisiklet hakkında bilgiler vererek merkeple karşılaştırmalar yapar. Geleneksellikle modernliğin karşılaştırıldığı ve problematize edildiği görülür.

Cemâl Bey, "Vesaiti Nakliye" eserinde otuza yakın metaşiir örneğine yer vermiştir. Bütün bunlar göstermektedir ki dünya üzerindeki bilimsel gelişmeler ile Dünya Savaşları'nın tetiklediği trajik gelişmelerinde etkisiyle insanlık ve özelde de sanatçılar ciddi bir gerçeklik yitimi ile karşı karşıya kalmışlardır. Bu da metaşiir denilen bir düşünme ve yorumlama şeklini şiir dünyamıza kazandırmıştır. Aslında Klasik Türk(Osmanlı) Edebiyatı bunun örnekleriyle doludur. 

Sonuç olarak şiirde çok yönlü çağrışımlar birçok algıyı da zamanla değiştirmiştir.

KAYNAK

Doç.Dr. İldeş, Özgür, Türkiyat Mecmuası, 32, 2, (2022), 671-716. Araştırma Makalesi, İstanbul Üniversitesi Yayını.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar